16 Ocak 2013 Çarşamba

Almanya, Sıfır Yılı - Germanio Anno Zero (1948)


IMDB Puanı: 7.9
Yapım: 1948 - İtalya
Tür: Dram,  Savaş 
Süre: 78 dakika
Yönetmen: Roberto Rossellini
Yapımcı: Roberto Rossellini

       Film 1948 yılında Berlin'de geçer. 2. Dünya Savaşı yeni bitmiştir ve savaşın mağlubu olan Almanya'nın başkenti neredeyse yerle bir olmuştur. Sağlam tek bir yapının bile göze çarpmadığı bu kentte insanlar güçlükle hayatta kalmaya çalışırlar. Birkaç ailenin birden tek bir salaş daireyi paylaştığı yarısı yıkılmış apartmanlardan birinin tek göz odasına sığınmış 12 yaşlarında Edmund adında bir çocuk, hasta babası, ağabeyi ve ablasıyla birlikte yarı aç yarı tok yaşamaya çalışırlar. Annesi bombardımanlar sırasında ölmüş olan Edmund ailenin eve para getirebilen tek ferdidir. Babası yatalaktır, ağabeyi ise savaşın son yıllarında Naziler için çalışmış olduğu için korkusundan evde saklanmak zorundadır, zaten kimlik belgelerini de yok etmiştir, üstelik çalışmaktan da pek hoşlanmaz. Ablası geceleri kulüplerde işgal güçlerinin askerleriyle dans etme karşılığında kendisine verilen ufak tefek yiyecek parçalarını ve sigaraları eve getirerek ailesiyle paylaşır. Hatta bu yüzden çevresi tarafından fahişelik yapmakla suçlanır. Edmund'un yaşı küçük olduğu için bir çalışma karnesi edinemez, mezarlıklarda, şurada burada girdiği ufak tefek işlerden de bu nedenle hemen kovulur. Arabalardan dökülen kömürleri toplar, küçük komisyonlar karşılığında komşuların verdikleri eşyaları karaborsada satar. Bir keresinde de yolda ölmüş bir at leşin den bir parça et koparabilmek için toplanmış ahaliyle itişip kakışmak zorunda kalır, o da leşten kendisine düşen payı almak ister ama başaramaz. Eve çoğu gün tek lokma yiyecek girmez. Yatalak babasına birkaç günlüğüne hastaneye yatması için bir torpil bulunur. Aslında babanın hastaneden beklentisi iyi bir tedaviden çok oranın doğru dürüst yemekleridir.
       Ailesi doğru dürüst ilgilenemediği için başıboş kalan Edmund günlerini hattâ bazı gecelerini akranlarıyla sokaklarda geçirir. Karaborsa, dolandırıcılık, kapkaç ve fuhuş yaparak geçinen akranlarına takılır ama bu konuda onlar kadar becerikli değildir, üstelik zaman zaman da diğer çocuklarca dışlanır. Gittikçe yalnızlığa itilen Edmund harap kentte amaçsızca dolaşırken sokakta eski okul öğretmeni Bay Henning'e rastlar. Eski bir Nazi hayranı olduğu için iş bulamamış olan Henning, şimdilerde Nazilere ait hatıra eşyalarını işgal güçleri subaylarına karaborsada satarak geçinmektedir. Bu amaçla eski öğrencisi Edmund'u da işe alır, karşılığında ona para da verir.
       Bay Henning küçük erkek çocuklarına ilgi duyan bir pedofil'dir, ve kaldığı evine getirdiği diğer çocuklar gibi Edmund'a da sarkıntılık eder, ancak kendi derdindeki Edmund olan bitenin farkında bile değildir. Babasının yatalak bir hasta olduğunu öğrenen Bay Henning'in, Faşişt inançları gereği "zayıfların, yaşlıların ve asalakların yaşamaya hakkı olmadığı" şeklindeki telkinlerini ciddiye alan Edmund, çayına zehir atarak babasının ölümüne neden olur. Amacı zaten çok yaşlı olan babasının acılarına son vermek ve ailesini bir yükten kurtarmaktır aslında. Öğretmeninin nasyonal sosyalist, öğretisini ciddiye almıştır, çünkü savaştan önce o da Hitler Gençliği'nin inançlı bir neferi olarak yetiştirilmiştir. Bu nedenle cinayeti soğukkanlılıkla işlemiştir.
       Sonradan tekrar karşılaştığı Bay Henning'e babasını öldürdüğünü söyleyince korkan ve paniğe kapılan eski öğretmeni söylediklerini inkar eder ve Edmund'u tartaklar. Yaptığından son derece pişmanlık duyan ve vicdan azabı çeken Edmund kendini sokaklara vurur. Şimdi kendini daha da yalnız hissetmektedir. Gerçekte çocukluğunu hiç yaşamamış olan Edmund harap kentin sokaklarında amaçsızca dolaşırken bir grup 'gerçek çocuk'la karşılaşır, onların oyunlarına katılmak ister fakat reddedilip dışlanınca kendini iyice boşlukta hisseder. Üst katlarına tırmandığı harap bir apartmandan kendini boşluğa bırakarak intihar eder. Film eleştirmeni Rekin Teksoy'a göre "Kaldırımda yatan cansız bedeni, bütün değerleri altüst eden Nazizm'in yol açtığı çöküşün "mahkeme ilamıdır" sanki"


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder