IMDB Puanı: 7.7/10
Yapım: 1951 - İtalya
Tür: Komedi, Romantik
Süre: 100 dakika
Yönetmen: Vittorio De Sica
Oyuncular: Claudia Koll, Carlotta Natoli, Cecilia Dazzi, Athina Cenci, Anna Carena,
Senaryo: Cesare Zavattini
Milanolu iyi yürekli yaşlı kadın
Lolotta (Emma Gramatica) bir gün evinin bahçesindeki lahana öbeklerinin
arasında terkedilmiş bir bebek bulur. Yalnız bir kadın olan Lolotta bu bebeği
evlat edinir. Günler geçer ve Totò (Küçüklüğünü Gianni Branduani oynuyor) adını
verdiği bu erkek çocuk büyür. Hayat dolu, şen ve enerjik bir kadın olan
Lolotta'nın hayal gücü de çok fazladır. Bu hoşgörülü, eksantrik kadın bir gün
eve döndüğünde 6-7 yaşlarındaki Totò'nun ocağın üzerindeki sütü taşırdığını
görür. Ona kızacağı veya hemen temizliğe girişeceği yerde, mutfağın zemininden
bir dere gibi akan sütün etrafına oyuncak evleri, ağaçları yerleştirerek
mutfağını çabucak bir oyun alanı haline getirir ve oğluyla birlikte bu yapay su
yolunun etrafında oyunlar oynamaya başlarlar. Yaşlı Lolotta birkaç yıl sonra
ölünce küçük Totò bir yetimhaneye yerleştirilir.
18
yaşını doldurduğunda (Yetişkin Totò'yu Francesco Golisano oynuyor) yetimhaneden
çıkartılan bu iyimser, mutlu ve çoşkulu genç, dışarıdaki dünyanın hiç de
dostane olmayan acı gerçekleriyle hemen yüz yüze gelir. İnsanlara verdiği iyi
niyetli selâmları bile karşılıksız kalır. İş arar ama bulamaz. Bu arada
çantasını çaldırır. Çantasını çalan serseriyi takip eder ve bulur. Çantayı geri
istediğinde ağlamaya başlayan ve çantayı çok sevdiğini söyleyen yaşlı serseriye
oracıkta çantayı hediye eder. Karşılığında da serseri, yatacak bir yeri olmayan
Totò'yu evine davet eder. Ev denmesi lafın gelişidir. Yaşlı adamın konutu
kartondan yapılmış, köpek kulübesi büyüklüğünde derme çatma bir yapıdır.
Yaşadığı yerde tıpkı onunki gibi mukavvadan ve tahta parçalarından yapılmış
derme çatma kulübelerde yaşayan yüzlerce insan daha vardır. Bastırılamaz bir
coşkuyla çevresine yardım etmeye çalışan Totò hiç gülmeyen, küçük mutsuz kız
Angelina'yı güldürmeyi başarır. Gecekondu sakinlerine her rüzgâr estiğinde
savrulup giden evlerini nasıl sağlamlaştıracaklarını öğretir ve sonunda
topluluğun gayriresmî lideri olur. Çöplükten buldukları kırık bir Yunan
tanrıçası heykelini gecekondu mahallesinin sözde meydanına yerleştirerek bir
anlamda yaşadıkları yere resmiyet kazandırır. Totò, kulübeleri tıpkı normal
kentlerde olduğu gibi bloklar halinde organize eder, cadde ve sokaklar
oluşturur. Aile oluşturmuş gecekonducularla bekârları ayrı ayrı bölgelerde
iskân eder. Mahalleye yeni gelen bir ailenin hizmetçisi Edvige (Brunella Bovo)
ile duygusal bir ilişkiye girer. Ama yeni gelen gecekonduculardan bir zenci
erkek ve beyaz kadının birbirlerine olan ilgisi başlamadan biter (O yılların
İtalyasında ırklar arası ilişkinin beyaz perdeye aktarılması, De Sica ve
Zavattini için bile olanaksızdır).
Bu
gecekondu mahallesinin birbirinden sıradışı sakinleri, günlerini absürd
uğraşılarla geçirirler. Küçük bir girişimci 1 liret karşılığında günün sonunda
birkaç sıra halinde dizdiği sandalyelere oturttuğu mahalle sakinlerine tıpkı
bir tiyatro gösterisini izlettirir gibi gün batımını izlettirir. Bir başkası
kurduğu çadır tezgâhta yine küçük bir meblağ karşılığında insanlara kompliman
satar, onlara haketmedikleri övgüler yağdırır, doldurulmuş olan müşteriler
çadırdan mutlu ayrılırlar.
Totò'nun
aşıladığı iyimserlik rüzgârları kalantor Bay Mobbi (Guglielmo Barnabo)'nin
ortaya çıkmasıyla hız keser. Çok zengin bir adam olan Mobbi, gecekonduların
üzerinde bulunduğu araziye talip olmuştur. Ancak arazinin fiyatını istediği
miktara indiremediği için, daha çok da üzerinde yaşayanları buradan atmanın
zorluğunu düşünerek satın almaktan vazgeçer. Bu arada Totò'nun mahalle
meydanına dikmeye çalıştığı direk topraktan petrol fışkırmasına neden olunca
Mobbi araziyi hemen satın alır. Sonrasında ise Totò'nun önderliğindeki
gecekondu sakinleriyle onları topraklarından atmaya çalışan Mobbi, Mobbi'nin
avukatları ve özel polis güçleri arasında biteviye bir mücadele başlar.
Olaylar, devreye müteveffa Lolotta'nın ruhu ve onun verdiği sihirli bir güvercinin girmesiyle daha da fantastik bir şekil
alır. Yunan tanrıçası heykeli (Alba Arnova) canlanır, kekemeler düzgün
konuşmaya başlar. Ahali sihirli güvercinin birçok şeye daha kadir olduğunu
anlamakta gecikmez. Baştaki alçak gönüllü istekleri daha sonra tam bir
açgözlülüğe dönüşür, kürkler, mücevherler, lüks giysiler, milyonlarca lira para
vb isterler. Boylarının uzunluklarını, hatta derilerinin renklerini bile
değiştirirler. Birbirinden hoşlanan zenci erkek ve beyaz kadın birbirinden
habersiz Totò'dan derilerinin rengini değiştirmesini isterler, istekleri yerine
gelir ama bunun bir faydası olmaz, zira derilerinin renkleri yine birbirinden
farklı kalmıştır. Totò sevgilisi Edvige için şafakta, önce Ay'ı sonra da
Güneş'i yükselteceğine söz verir.
Bir
süre sonra sihirli güvercinin, bir ölümlü tarafından kullanılmasına itiraz eden
iki melek tarafından geri alınmasıyla bu fantastik yaşantı sona erer. Polis
nihai bir baskınla gecekonducuları işgal ettikleri topraklardan sürer.
Direnenleri atların çektiği mahkum arabalarına doldurup hapishaneye doğru yola
çıkarlar. Yolda annesinin ruhu tekrar dünyaya geri dönerek güvercini son bir
kez daha Totò'ya verir. Arabalar Milano'nun ünlü katedralinin önündeki
meydandan geçerken güvercin onun son isteğini de yerine getirir. Totò kendisi
ve dostları için özgürlük istemiştir. Tüm arabaların üstleri kendiliğinden
açılır. Serbest kalan mahalleli meydanı süpürmekte olan temizlik işçilerinin
süpürgelerini ellerinden alırlar. Film, mahalle halkının katedralin önündeki
meydandan süpürgelerine binip hep birlikte neşe içinde gökyüzüne yükselişleri
ile sona erer. Film biterken ekranda, "Günaydın"
sözcüğünün gerçekten "günaydın" anlamına geldiği bir aleme doğru.. yazısı belirir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder